Göz göze

Göz göze

“Gözlerimizi çıkarmak istiyorlar çünkü artık açıldı” yazıyor Kolombiyalı genç bir kadının havaya kaldırdığı o kağıdın üzerinde.  Kolombiyalılar sokaklarda ve açılan gözlerini çıkarmaya çalışanlara karşı direniyorlar.  Tanıyoruz onları.  Dünyanın bütün ötekileri, sömürü ve zulüm altında yaşayan tüm halkları, aynı duygunun, aynı öfkenin, aynı korkunun ve aynı 

Cümleleri kazanmak

Cümleleri kazanmak

Hayat cümlelerden oluşur, cümlelerin kafi gelmediği yerde ise ifade kısırlaşır, tekrara düşer ve her tekrara düşen şey gibi sıradanlaşır. Uzun zamandır bu kısırlığı yaşıyor siyaset. Kitleler, kendine seslenen siyasetçilerin kısır cümleleri içinde kayboluyor. Kitlelerin, kendilerinin bile ikna olmadığı şeyleri, bir başkasına taşıyarak derdi anlatmaya çalışması 

Sözün kısası

Sözün kısası

Dört bir koldan organize olmuş bir kötülüğün muhatabı oluyoruz.  Her geçen gün, şiddetin çeperini genişletiyorlar ve “kendine müslüman” iktidarları ile tepemize çullanıyorlar.  Çürüme, dalga dalga toplumun her kesimine bulaşmış durumda. Adını koymaktan çekindiğimiz ve konduramadığımız ne varsa, dönüp dolaşıp karşımıza çıkıyor. Herkes kendi çürümesinin, sapmasının 

Özde vatandaş, sözde vatandaş

Özde vatandaş, sözde vatandaş

İnsanın dili varmıyor bazen “öldü” demeye. İçinizde zaman duygusu sarsılıyor, duygularınızın dengesi kaybolup, tökezliyor ve böyle anlarda tutunacak bir şey arıyorsunuz amansızca.  Bazı ölümlerin yeri vardır yüreğinizin içinde.  İçinizde yeşerttiğiniz, bazen bir şakaya vurduğunuz, bazen bir an’a dair dile getirdiğiniz ve daha çok ise kendi 

Aslında yoksun

Aslında yoksun

İnsan kendi duruşunun terzisidir. Onu, yaşamın zorlukları ve yoklukları içinde öyle sağlam ve incelikli dikersiniz ki, size hiç kimse gömlek biçmeye kalkamaz. Bu yüzden, Bir insanın kendi duruşunun terzisi olabilmesi zordur. Bunu başaranlar, hayatın saygın köşesinde yerlerini alırlar. Kimseye eyvallah etmemek zordur elbet ama hakikidir. 

Bırakma sakın

Bırakma sakın

Ne zaman toparlanmaya başlasak ve gerçek göze görünür hale gelse, iktidar elindeki tozu gözümüze püskürtüyor ve gözlerimizi kaşıdıkça daha çok batıyor, battıkça gözümüze inen kanla, yeniden toparlanmaya, yeniden gerçeği görünür hale getirmeye çalışıyoruz. Derken, ayağımıza takılan çelme ile yuvarlanıyoruz ve çelmeyi takan hızla yanımıza koşup 

Yakın durmak

Yakın durmak

Bugünlere nasıl geldiğimiz ayrı ve uzun bir konu ama sonuçları açısından herkesin beklediği oldu, oluyor. Adım adım kuşatılan ülke ve toplum, iktidarın üstüne yığdığı enkazın altından nasıl çıkacağını bilemez halde. Enkaz büyüdükçe, toplumun beli daha çok kamburlaşıyor. İktidar yaptıklarını, yapacaklarını hiçbir zaman saklamadı. Hepimizin gözünün 

‘Arıza’ olmak iyidir

‘Arıza’ olmak iyidir

Siyaset sahasının, iktidar, ana muhalefet ve ittifakları aracılığıyla kuşatılması ve tüm toplumu buna uygun olarak tasarlama süreci hız kesmeden sürüyor. Yarın ne olacağına, neler yaşanacağına dair bir belirsizlik var ve belirsizliği “umut” pazarlayarak, soyut söylemlerle “bekle,  gör” politikasına sıkıştıranlar, seçime endeksledikleri bu umutların üstünde istedikleri 

Alkışlara karşı

Alkışlara karşı

Sırp yazar ve şair Danilo Kiš “Milliyetçilerin hiçbir evrensel değeri, estetiği ya da ahlakı yoktur” der ve bu tespitin yakın karşılığını, AKP’nin 19 yıllık iktidar pratiğinde görmek mümkün. Ülkenin getirildiği yer, âdeta bu tespitin bir sembolü niteliğinde. Kafanızı nereye çevirseniz, onunla yüzleşiyor, onunla muhatap oluyorsunuz. 

HDP ve ayağa sert girmek üzerine

HDP ve ayağa sert girmek üzerine

Evet, bazen insan ne diyeceğini bilemiyor. Kaskatı kesiliyor kelimeleriniz, sözleriniz, cümleleriniz. Şaşa kalmak değil bu. Adım adım gelinen noktayı görüp, her duruma umutlu bahaneler üretip, mecburiyetlere prangalanmanın ve bahaneler buldukça, ilkelerinizden bir parça daha koparıp, kenara koymanın bir sonucu sadece. Zalimlik var. Zulüm var. Hukuksuzluk, adaletsizlik,